28 Mart 2014 Cuma

Eko mimari

Eko mimar Hasan Kıvırcık /Mimdap
Bu hafta Eko Yaşam'da mimar Hasan Kıvırcık ile çevre dostu yapılar hakkında bir söyleşi yaptık. Çevreye duyarlı bir bireyin hayatında yapabileceği en önemli değişikliklerden biri de çevreye zarar vermeyen yapılarda yaşamak. Ancak mimar Hasan Kıvırcık, insanların en büyük sorunun hırs ve açgözlülük olduğunu savunuyor. Çevreci evlerin masrafı doğa düşmanı evlere göre yüzde 30 daha fazla olduğunu ancak bu masrafın 10 yıl içerisinde daha az enerji tüketimi sayesinde daha az masrafa geldiğini anlatan Kıvırcık, evlerinde yüzde 5 bile daha fazla masraf olduğunda çevre dostu projelerden vazgeçebilen bir mentalite ile bir yere varılamayacağını savunurken, evlerin bir barınma yeri değil de yatırım aracı olarak görülmesinin bu hırsı körüklediğini söylüyor. Evi olan birçok kişinin bir kat daha çıkmak istediğini ya da evini büyütmeye çalışıp, kar sağlama eğiliminde olduğunu söyleyen mimar, belediyelerin de bunu doğal afet ya da çevre unsurları gözetmeksizin izin verdiğini iddia ediyor. Ekolojik evlerin desteklenmesinin ancak yasalarda zorunlulukların getirilmesi ve bunların uygulanmasıyla olabileceğini söyleyen eko mimar, doğanın bir lüks olmadığını, su kaynaklarının ve çevrenin korunmasının önemini vurguluyor. Kendi şu an gerçekleştirdiği eko mimari projelerinden bahsederken, Hasan Kıvırcık'tan bir evin eko ev olması için nelere sahip olması gerektiğini ve eko evlerin insana ve doğaya faydalarını öğreniyoruz. Eko evlerin bir dezavantajının enerjiyi daha az harcadığından dolayı aşırı komforlu ısıtma ve serinleme imkanlarını sunmaması olduğunu söyleyen mimar, bunun doğa için yapılabilecek makul bir fedakarlık olduğunu, kış mevsiminde sanki yazmış gibi evde atletle gezmenin gereksiz olduğunu ekliyor. Eko mimar Hasan Kıvırcık ile çevreci yapılar üzerine söyleşimizi aşağıdaki ses kaydımızdan dinleyebilirsiniz. Kentsel yenilenmenin önemli bir konu olduğu günümüzde, eko mimarların görüşlerinin alınması ve şehir projelerine dahil edilmesi büyük bir önem arz ediyor.


20 Mart 2014 Perşembe

Eko Yaşam Çiya'da

Bu hafta, Türkiye'nin farklı yörelerinden lezzetleri bir araya getiren ve vejetaryen menüsüyle dikkat çeken restoran Çiya'da, aşçı Ezgi Özüateş ile sohbet ettik. Çiya'da kullanılan ürünlerin mevsimsel ve yerel olduğuna dikkat çeken Özüateş, birçok ürünün Çiya'nın Gebze'deki çiftliğinden ve bazı ürünlerin de Gaziantep'ten geldiğini ekledi ve sebzelerin yetiştirilirken hiçbir şekilde ek maddelere ve ilaçlara maruz kalmadığının altını çizdi. Vejetaryen ve vegan beslenmek isteyenlerin uğrak noktası olan Çiya'da hayvan ve hayvan ürünleri içeren yemekler olmasına rağmen, restoran mutfak meraklılarına ilham verecek bir menüye sahip. Siz de yerel ürünlerle beslenerek, hem bölgenin ekonomisine katkıda bulunabilir, hem de doğa dostu bir tutumla hareket edebilirsiniz. Tabii ki hayvan ve hayvan ürünleri içermeyen gıdalar tüketmek, çevreyi en çok kirleten endüstri olan et endüstrisine karşı da güçlü bir duruş. Çiya'yla röportajımızı izlemek için tıklayın.


14 Mart 2014 Cuma

İstanbul'un bir vegan marketi var

Cihangir'de bir Vegan dükkan /Idil Mese
Geçen haftaki yazımızda çevreyi en çok kirleten endüstrinin hayvan ürünleri endüstrisi olduğundan bahsetmiş, çevreye duyarlı bir kişinin, kendi hayatında yapacağı beslenme alışkanlıkları, giyim tarzı gibi değişikliklerin çevreye olan etkisinden bahsetmiştik. Sadece hayvan ve hayvan ürünlerinin ulaşımı (uçakla, gemiyle, karayolu ile hayvan ürünlerinin ulaştırılması) değil, aynı zamanda hayvancılıktan dolayı oluşan çevreye zararlı gazların salınımı (çoklu hayvan gruplardan çıkan gazlar), fabrika atıkları ve hayvan ürünlerinin dondurulmasından dolayı salınan karbon, özellikle et endüstrisini çevre dostlarının baş düşmanı kılıyor. Vejetaryen ya da vegan beslenmeye geçiş zor olsa da, et tüketiminin geleneklerle birleşmiş olduğu birçok ülke gibi Türkiye'de de, bunu başarmak imkansız değil. İstanbullu çevre dostlarına bir müjde bu şekilde gelsin.

Cihangir'de 10 yıldır vejetaryen market olarak faaliyet gösteren ve iki buçuk yıldır sadece vegan ürünler satan Ecolife Vegan Dükkan'ı ziyaret ettim. Bu minicik dükkana, işletmecisi Tarkan Aparı, doğa dostlarını sevindirecek birçok ürün sığdırmayı başarmış. Geri dönüşebilen deterjan, şampuandan tutun, hayvanlar üzerinde hiç denenmiş organik kozmetik malzemeleri, vegan beslenen bir insanın ihtiyacı olabileceği birçok gıda ve hatta pekmez, tahin gibi yerel ürünler, rafları süslüyor. Vegan dükkan oldukça da işlek. Buraya alışverişe sadece vejeteryanlar ve veganlar değil, sağlıklı beslenmek isteyenler, niş ürün meraklıları, kısacası herkes geliyor. Fiyatlar pek ucuz sayılmasa da, soya sütünüzü, organik diş macununuzu, tofu ve sebzelerden yapılmış köftenizi almak için ideal.

Tarkan Aparı, Berlin'e kıyasla daha getirmesi gereken birçok ürün olduğunu söylese de, vegan ürünlerin yerelde üretilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Türkiye'de Veggie isimli markanın birçok soya bazlı et benzeri ürün ürettiğini ekleyen Aparı, ileriki zamanlarda Türkiye'ye vegan yoğurt ve vegan peynir gibi ürünlerin de gelebileceğini iddia ediyor. Birçok doğa dostu veganın yurtdışından getirilen ürünlere karşı temel eleştirisi, bu ürünlerin ulaştırılması (uçak gibi) sırasında yaratılan çevre kirliliği. Bu yüzden işletmeci Aparı yerel ürünlere ağırlıklı yer vermeye özen gösteriyor. Vegan dükkan'da Tarkan Aparı ile sohbetimiz için kaydımızı dinleyebilir, videodaki fotoğraflardan dükkan hakkında fikir edinebilirsiniz.

Röportajı bu linkten dinleyebilirsiniz: http://youtu.be/wnbUP94gK2I

Vegan dükkan Ekolife'ın işletmecisi Tarkan Aparı ile /İdil Meşe

8 Mart 2014 Cumartesi

Çevre dostu yaşamınızın ilk günü

Eko yaşam blogunun yazarı İdil Meşe vegan marketinde  /Idil Mese
Nasıl yaşarım da dünyaya minimum zararım dokunur? Bu soru birçok çevreye, insana ve hayvana duyarlı insanın aklındaki soru. Küresel çevre felaketlerinin sık yaşandığı günümüzde, birçok çevre örgütü ve şirketler, doğaya en az zarar veren yöntemleri keşfetme çabasındalar. Fabrikaların atmosfere saldığı karbonunun denetimi ve vergilendirilmesinden tutun, doğa dostu şehirlerin yaratılması da önemli konulardan biri. Ancak biz kendi küçük yaşamımızda ne değiştirip bir fark yaratabiliriz? Doğa dostu bir insan nasıl yaşamalı? Bu blog'da, sürdürebilir mobilya ve teknoloji ürünlerinden, çevre dostu arabalara, insan, doğa ve hayvan dostu beslenme stillerinden, sürdürebilir modaya, kozmetiğe, ekoloji dostu evlerden, yerli ürünlerin tüketimine kadar birçok konuyu keşfedebilir, siz de kendi yaşamınızda değişiklikler yaparak, doğaya en az zararla yaşayabilirsiniz.
Doğa, hayvan ve insan dostu giyim markası Dear Goods /Idil Mese
Doğa dostu yaşamanın kilit noktalarından biri hayatınızdaki en temel noktalarda değişiklik yapmanızdır. Giydiğiniz kıyafetler, yediğiniz yiyecekler, ilk başta size önemsiz gelebilir. Hatta "Şimdi benim yediğim bir döner mi doğaya zarar verecek?" diyebilirsiniz, "Deri ceketim olmadan dışarı çıkamam!" diyerek, bu temel değişiklikleri uygulama konusunda sendeleyebilirsiniz. Ancak doğayı, insanı ve hayvanları gerçekten önemsiyorsanız, bu değişiklikler hayatınızda kaplumbağa hızıyla olsa bile, eninde sonunda gerçekleşecektir.

Berlin'de et içermeyen döner  /Vöner
Vegan yaşamak aslında doğa dostu yaşamanın en kesin çözümlerinden. Ancak bu birçok kişiye zor gelebilir. Hayvan ürünü içermeyen yiyecekleri tüketmek ve kıyafetler giymek, doğaya en çok zararı veren endüstrilerden ikisi olan et ve hayvancılık endüstrisinin önüne geçmenin yoludur. Vegan beslenen kişiler, et, balık, et ürünleri, süt, peynir, yoğurt, tereyağ, bal gibi yiyecekleri tüketmezler. Ancak bu ürünlerin benzerleri soya, seitan (buğday gluteni) gibi maddelerden üretilebiliniyor. Kısacası yoğurtsuz, peynirsiz yaşamak zorunda da kalmıyorsunuz. Vegan beslenme biçimini doktorlar da savunuyor çünkü insan vücudu için gerekli olan proteinler, bitkilerden de alınabiliyor. Aslında bir insan, hayvan proteinine muhtaç değil. Eksik olan vitaminler de, fermente edilmiş soya sütü, soya yoğurdu gibi ürünlerden alınabiliyor. Alman beslenme uzmanı Markus Keller, normal bir insanın günde tükettiği et miktarının, neredeyse vücut çalışan bir sporcunun kadar çok olduğunu, bu kadar hayvan ürünü tüketmenin gerekli olmadığını savunuyor. Vegan beslenen insanlarda, kalp, mide, bağırsak hastalıkları da et yiyen insanlara göre daha az görülüyor.

Vegan ayakkabı markası Avesu /Idil Mese
 Herşeyi bırakıp birden vegan olmak tabii ki zor. Ancak aşama aşama geçiş yapabilirsiniz. Haftada bir gün, mesela Perşembe gününü, sadece sebzeyle beslenme gününüz ilan edebilir, bu tip günleri zamanla arttırabilirsiniz. Önce vejetaryan olarak başlayabilir, hazır olduğunuzda vegan olmayı deneyebilirsiniz. Ancak doğa dostu yaşama konusunda yapabileceğiniz en hızlı sonucu veren aşama, hayvan ürünü içermeyen, adil ticarete uygun kıyafetler giymektir.

Vegan, yüksek moda markası Umasan /Idil Mese
Deri, kürk, yün gibi hayvandan üretilen kıyafetler ve ayakkabılar, hem doğaya zarar verir, hem de hayvan haklarının ihlalidir. Ancak bitkilerden üretilen kumaşlar sayesinde, doğa dostu giyim mümkündür. Hem çok şık, zevkinize göre kıyafetler giyebilir, hem de "iyi bir insan" olmanın hafifliğini üzerinizde taşıyabilirsiniz. Modanın kalbinin attığı şehirlerden biri olan Berlin'de, moda tutkuları için en trend olan akımlardan biri çevreci giyinmek. Bütçe dostu kıyafetlerin yanı sıra, yüksek modaya uygun çok şık çevreci kıyafetler bulmak mümkün.

Doğa dostu yaşamak aynı zamanda insan dostu yaşamaktır. Hayvan ürünlerinin üretiminde, birçok üçüncü dünya ülkesinde toprak, hayvanların yemesi için yetiştirilen buğday, arpa ve mısır için işgal edilmekte, bu hayvanlar ise et almaya gücü yeten insanlar tarafından tüketilmektedir. Kısacası her et yediğinizde ya da hayvan ürünü tükettiğinizde aslında dünya açlığının büyümesine yol açtığınız aklınızın bir köşesinde olmalı. Önümüzdeki hafta İstanbul'da nasıl vegan yaşanabileceğini araştırıp, vegan restoranları keşfe çıkacağız.