27 Mayıs 2014 Salı

Eko Yaşam bloğunda neler tartışıldı?



Merhaba Ben Eko Yaşam bloğunun editörü İdil Meşe. "Nasıl yaşarım da çevreye en az zararım dokunur? Ekoloji dostu bir yaşam için kendi hayatımda neleri değiştirebilirim?" sorularına, Bahçeşehir Üniversitesi Yeni Medya bölümünün mezuniyet projesi olarak yaptığım ve güncellediğim bloğumda, cevaplar aradım. Başladığımdan beri İstanbul’da yaşayan bir birey olarak, şehir içinde çevreci yaşamanın yollarını aradım. Bu arayışta, doğayı, insanları ve hayvanları önemseyen birçok kişiyle tanıştım ve onlarla röportajlar yaptım. Bugün projemin son günü ve yaptığım röportajları sizin için derlemek istiyorum. Video için tıklayınız.

Ses kaydı için tıklayınız

Bloğuma ilk girdiğim yazının başlığı “Çevre dostu yaşamınızın ilk günü”ydü. Bu yazımda yediklerimizin ve giydiklerimizin aslında çevreye ne kadar büyük bir etkisi olduğundan bahsettim ve vegan giyim ve beslenme üzerine kısa bilgiler verdim.

İstanbul'da bir vegan dükkan /İdil Meşe
İkinci blog girişim için İstanbul’da vegan market bulma arayışına girdim ve Cihangir’de bir tane bulmayı başardım! Ecolife Vegan Dükkan’ın sahibi Tarık Aparı ile et endüstrinin çevreye zararları ve vegan yaşam üzerine sohbet ettik ve bloğumda sizinle bu sesli röportajı, dükkandaki ürünlerin fotoğrafları eşliğinde paylaştım.

Üçüncü blog girişimde sadece vejetaryan ve vegan beslenmenin yeterli olmadığını, Güney Amerika’dan Türkiye’ye de vejateryan besleniyorum diye getirmenin de çevreci olmadığını, yerel ürünlerle beslenmenin gerekliliğinden bahsetme ihtiyacında bulundum. Bu yüzden İstanbul’a yakın kendi çiftlikleri olan ve menüsünde de birçok vejateryan yemek seçeneği sunan, Kadıköy’de bulunan Çiya restoran ile bir video röportaj gerçekleştirdim.


Dördüncü blog girişimde eko mimarinin şehirlerin doğa dostu yerler haline gelmesinde önemli bir rolü olduğunu hatırlatmak ve bu konuda masraftan kaçınmamak gerektiğini vurgulamak için çevre dostu mimari projeler gerçekleştiren Hasan Kıvırcık ile bir sesli söyleşi yapıp, sizinle paylaştım. Hasan Kıvırcık röportajlarım arasında bana en çok ilham veren kişilerden biri oldu.


Beşinci blog girişimde çevreci düşünce biçiminin çocukluktan aşılanması gerektiğinden ve geri dönüşümün öneminden bahsettim ve çocukların çok severek topladığı Çöps oyuncaklarının, çocuklara geri dönüşümün öğretilmesinde nasıl kullanıldığı hakkında, Seda Demir ile konuştum.


Çevre dostu kozmetik /İdil Meşe
Altıncı haftamın konusu birçok kişinin aklına masum olamayacağı gelmeyen bir konuydu; kozmetik. Her gün dudağımıza sürdüğümüz rujun, gözlerimizin üzerine sürdüğümüz farın, hatta kullandığımız şampuan ya da sabunların pek de doğa, insan ve hayvan dostu olmadığını ve bu gibi ürünleri seçerken nelere dikkat edilmesi gerektiğinden bahsettim.


Yedinci hafta Kadıköy Moda’da bulunan ve şehir yaşamını çevre dostu bir biçime getirme konusunda özveri gösteren İstanbul Permakültür Kolektifi’yle alternatif ve çevre dostu anlayışıyla dikkat çeken sanat merkezi Halka Sanat’ta buluştum ve sohbet ettim. Permakültür’ün yaptığı evde kendi sabununu, deterjanını yapma, yağmur suyu toplama workshoplarını kendi yaşamım ve takipçilerim için ilham verici buldum.


Sekizinci hafta en temiz ulaşım yolunu araştırma gereğinde bulundum ve İstanbul’da çok güvenli sayılmasa da yürümenin ve bisiklet kullanmanın en doğa dostu ulaşım yolu olduğu konusunda karara vardım.


Dokuzunca hafta tekrar çocuklarla ilgili bir konuya değinmek istedim ve çevre, ekoloji konularında çocuklara eğitimin eko turizm yoluyla sağlanabileceğini keşfettim. Bu konuda da Dalyan’da çocuklara çevre hakkında kamplar düzenleyen Begüm Soylu ile video röportaj yaptım.
İstanbul Permakültür Kolektifi /İ.Meşe
Onuncu hafta Buğday Derneği’nden Gizem Altın Nance ile Büyükada’da buluştum ve ekolojik çiftliklerin önemi ve organik gıdaya ulaşım hakkında sohbet ettik. Bu multimedia haberimde ekolojik turizm projesi Tatuta hakkında da bilgi edindim.


On birinci haftada ikinci el giyinmenin en çevreci giyim yöntemlerinden biri olduğunu takipçilerimle paylaştım ve Moda’da bulunan bütçe dostu, ikinci el kıyafetlerin tekrardan onarılıp dikildiği ve takas edildiği Dönüşüm Evi’nin sahibi Ayten Keskin ile bir video röportaj yaptım.

Bu hafta on ikinci haftam ve projemin son günü. Umarım yaptığım Eko Yaşam bloğu projesi çevre dostu yaşamak isteyenlere ilham verip, yol gösterebilmiştir. İnsan, hayvan ve doğa dostu herkese yeşil bir yaşam dilerim.

22 Mayıs 2014 Perşembe

İkinci el giyinmek

Bu hafta Eko Yaşam'daki konuğumuz Kadıköy Moda'da ikinci el kıyafetler satan ve takas eden Dönüşüm Evi'nin kurucusu Ayten Keskin. Keskin hiçbir kumaşın ziyan edilmediği zamanları hatırlarken, sürekli yeni kıyafetler alıp tüketmek yerine, gençlerin ikinci el giyinmesini ve bu şekilde doğayı korumasını tavsiye ediyor. Dönüşüm Evi'nin içindeki rengarenk kıyafetler arasında gezinip, Ayten Keskin ile ekolojik yaşam ve ikinci el giyim üzerine muhabbet ettik. Videomuzu bu linkten izleyebilirsiniz.



15 Mayıs 2014 Perşembe

Buğday Derneği ile söyleşi

Bu hafta Eko Yaşam'da konuğumuz, 24 yıldan beri Türkiye'de ekolojik yaşama ve tarıma desteğini sürdüren, yediklerimizin doğa, hayvan ve insan dostu olup olmadığını kontrol eden, büyük şehirlerin birçok yerinde ekolojik pazarlar kuran, toplum destekli ekolojik tarım için örnekler oluşturan, tarımsal biyoçeşitliliğin korunması için tohum ağları oluşturan ve Tatuta projesiyle ekolojik çiftliklere ziyaretler düzenleyen Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği. Buğday Derneği'nin eş genel müdürü Gizem Altın Nance ile Büyükada'da buluştuk. Videomuzu bu linkten izleyebilirsiniz.


.
Gizem Altın Nance, ekolojik çiftliklerde hareketliliği arttıran, Woofing Türkiye versiyonu olan Tatuta projesinden ve projenin verdiği meyvelerden de bahsetti. Bu linkten röportajımızı dinleyebilirsiniz. 


9 Mayıs 2014 Cuma

Dalyankids ile çocuklara ekoloji

Bu hafta çocuklara küçük yaştan ekolojiyi öğreten, Dalyan'da doğa gezileri düzenleyen Dalyankids'den Begüm Soylu ile söyleşi yaptık. Videomuzu bu linkten izleyebilirsiniz.

25 Nisan 2014 Cuma

En çevreci ulaşım yöntemleri: Yürümek ve bisiklet sürmek


Şehirde yaşayan bireylerin, kişisel otomobilleri yerine toplu taşıma araçlarını kullanmasının çok daha çevreci olduğu şüphesiz. Otomobil sahibi olmak isteyenler için de küçük ve az yakıt yakan arabalar, hatta elektrikli arabalar üretiliyor. Ancak en doğa dostu ulaşım biçimi, tabii ki de yürümekten sonra, bisiklet. Yürümek ve bisiklet sürmek hem insan sağlığı için çok faydalı, hem de diğer ulaşım teknolojilerine nazaran daha ekoloji dostu.
Bisiklet yolu /Bisikletliler Derneği
Türkiye’de İstanbul’dan daha bisiklet dostu şehirler var. Ancak İstanbul’da da bisiklet yolları yok değil. En başta olma üzerek Kadıköy’den Pendik’e ve Küçükçekmece-Florya sahil yolu üzerinde bisiklet yolları mevcut. Adalar’da ise motorlu taşıt trafiği olmamasının da etkisiyle en yaygın ulaşım aracı bisiklet.

Türkiye’de Bisiklet Derneği ve Sürdürebilir Ulaşım Derneği, bisiklet ile ulaşımın yayılması için projeler üretiyor ve etkinlikler düzenliyor. İstanbul trafiğinde de birçok kişi bisiklet ile ulaşmak istedikleri yere arabalardan daha hızlı varmanın keyfini yaşıyor. Ancak herşey bu kadar toz pembe değil. Bisikletle seyahat eden kişilerin güvenlik, kendileri için yapılmış yolu kullanma gibi konularda sorunları var.

İstanbul yüksek tepeleri olan bir şehir olabilir ancak bisiklet sürenlerin en büyük sorunu bu değil. Bisiklet sürücüleri trafikte kasten büyük araç sürücüleri tarafından tehdit ediliyorlar. Ancak en büyük sorun yayaların bisiklet yolunun ne işe yaradığını anlamaması ve bu yoldan yürüyerek, hem bisiklet sürücüleri, kendileri ve etraftakiler için tehlike yaratmaları. Aynı zamanda bisiklet yolu üzerinde sokak hayvanları için su ve yemek konulması da, hayvanlar için tehlike teşkil ediyor. Bisiklet yollarının amacı ve kuralları konusunda daha kapsamlı ve yaygın bilgilendirmeler yapılması şart.

İstanbul'da bisiklet sürmek çok kolay değil /Bianet
Bir diğer sorun ise bisiklet ile toplu taşıma araçlarını buluşturacak örgün bir ulaşım sistemi olmaması. Hala otobüslere ve bazı toplu taşıma araçlarına bisiklet ile binmek sorun teşkil ediyor. Kısacası uzun mesafeli bisiklet yolculukları için hala güvenlik ve yol yordam sorunları mevcut.

Ancak siz siz olun, çevreyi önemseyen bir kişiyseniz, olabildiğince vücut güvenliğinizi sağlayarak ve trafik kurallarına uyarak, en azından kısa mesafeler için bisiklet kullanmaya bakın. Ya da yürüyün! Yürüyebiliyorsanız, yürümek hem hızlı, hem sağlığa faydalı, hem de ücretsiz.

18 Nisan 2014 Cuma

Sistemin içinde fark yaratanlar

Halka Sanat'ın armağan sistemi /İdil Meşe
Şehirde yaşayan birçok ekoloji dostu kişinin sorusu, şehirde nasıl doğaya en az zararı verip yaşanacağı. İstanbul Permakültür Kolektifi'nin kurucularından Seda Ergazi ve Halka Sanat'ın çalışanlarından Cansu Attal ile yaptığımız söyleşide, şehirli insanın çevre ve insan dostu yaşamı nasıl sürdürebileceğini konuştuk. İstanbul Permakültür'ün etkinliklerini gerçekleştirdiği Kadıköy Moda'da bulunan sanatçı konutu Halka Sanat'ın mutfağında, bir kumbara dikkatimizi çekti. Üzerinde “armağan” yazıyordu. Bunun ne olduğunu sorunca, Permakültür'ün etiğinde artan zaman ve paranın dönüştürüldüğünü, Halka Sanat'ın mutfağının da bölgede yaşayan insanların istediği kadar para bırakarak işlediğini, mutfaktaki organik çöplerin biriktirildiği ve kompost yapıldığından bahsedildi. 

Anne bebek seminerleri /İdil Meşe
Doğada çöp olmadığını savunan İstanbul Permakültür, kullandıkları birçok şeyi tekrar kullanabilir şekilde değerlendiriyor. Halka Sanat ve İstanbul Permakültür işbirliğiyle, kendi evinizde diş macunu, deterjan, sabun yapmayı öğrenebiliyor, arıcılık ya da yağmur suyu toplamayla ilgili seminerlere katılabiliyor ve ekolojiyle ilgili filmleri ücretsiz izleyebiliyorsunuz. Artan zamanı da geri dönüştüren, kısacası topluluklara artan zamanlarını dersler vererek armağan eden kolektif, ev kadınlarının, dedelerin, babaannelerin, gençlerin, emekçilerin ve şehirde doğa ve insan dostu yaşamaya önem veren herkesin yakın merceğinde. 

Permakültür'ün tohumları /İdil Meşe
Seminerlerden ve etkinliklerden elde edilen gelir, Ankara'daki tamamen permakültür etiklerini uygulayan çiftliğin kurulması ve yeni etkinliklerin düzenlenmesi için kullanılıyor. Yerel belediyelerin desteğinin bu konudaki etkinliklerde çok önemli olduğunu ekleyen Seda Ergazi,yağmur suyu toplama gibi konularda herhangi bir bürokratik sorunla karşılaşmadıklarını, tam tersine Kadıköy belediyesi tarafından destek bile gördüklerini ekliyor. Sistemin içinde olup kölesi olmamanın yolunu gösteren kolektif, bir senedir aktif olmasına rağmen, Gezi uyanışından sonra, yaptıkları eğitimlerin meyvelerini çok hızlı olarak topladıklarını söylüyor. Söyleşimizi dinleyerek permakültür felsefesi ve etikleri ile ilgili bilgi edinebilir, İstanbul Permakültür Kolektifi ve Halka Sanat'ın etkinliklerinden haberdar olabilirsiniz.  

Söyleşimizi dinlemek için tıklayın

11 Nisan 2014 Cuma

İnsan, hayvan, doğa dostu kozmetik

Vegan dudak kalemi denerken /İdil Meşe
Kozmetik ve cilt bakım ürünleri, üzerine pek düşünmediğinizde size oldukça masum gelebilir. Ta ki çok severek sürdüğünüz kırmızı rujunuz içindeki al rengi veren maddenin kırmız böceklerinin bedenlerin ve yumurtalarının bedenlerinden ayrılıp ezilerek yapıldığını öğrenene kadar. Şu an piyasada gördüğünüz birçok rujun içinde bulunan carmine maddesi işte bu meşe ağaçlarında yaşayan böceklerin katliamı sayesinde elde ediliyor. Cildinize öldürülen hayvanları sürmek istemiyorsanız ve bununla kalmayıp, doğa dostu kozmetik ürünleri tüketmek istiyorsanız, aldığınız kozmetik, saç boyası ve cilt ürünlerinin içeriğine göz atmanızda fayda var.

Bu kozmetik ürünleri masum /İdil Meşe
Ben balık katliamlarına ve bu katliamlardan doğan ekolojik zararlara ortak olmak istemiyorum diyorsanız, allığınızda, farınızda ve ojenizdeki parlaklığı veren, balık pulundan elde edilen guanine maddesinden uzak durmanızı öneririm. Fondöten, ruj gibi birçok kozmetik ürününde bulunan balmumu (cera alba, cera lava) da tahmin edeceğiniz üzere arıcılık sayesinde üretiliyor. Krem, losyonlar ve rujların içindeki sıkılaştırıcı özelliği de hayvan kemik, kıkırdak ve iliklerinde bulunan protein kollajen veriyor. Genelde saç bakım ürünlerinde kullanılan keratin, hayvanların tırnakları, boynuzları ve tüylerinden elde edilirken, nemlendiriciler köpekbalığının karaciğerinden çıkarılan squalane maddesini içeriyor. Dudak kremlerindeki lanolin maddesi de koyunun tüyündeki yağdan elde ediliyor. Bu en sık rastlanan maddelerin dışında bir sürü hayvan ürününe kozmetik malzemelerinde rastlanabiliyor. Bu listeyi görmek için tıklayınız.

Hayvan dostu saç boyası /İdil Meşe
Bu maddeleri içermeyen kozmetik ürünleri yok mu? Tabii ki var. Hatta bu maddeleri içerenler kadar bütçe dostu ve yaygın. Ancak her organik adı altında satılan ürüne de kanmamak lazım. Çünkü ürünler hayvanlardan elde edilen madde içermese de, doğaya zararlı petrol türevi ürünler içerebiliyor ya da hayvanlar üzerinde test edilmiş olabiliyor. Bu yüzden ürünleri almadan önce, bir tüketici bilinciyle araştırmak, insan, doğa ve hayvan düşmanı ürünleri güzelleşmek için alayım derken "çirkinleşmemek" gerekiyor.

Doğa dostu diş macunu /İdil Meşe
Vegan Türkiye bloğunun yaptığı araştırmaya göre, saç bakım ürünlerinde Rossmann'da bulabileceğiniz Accent saç boyası, organik ürün mağazalarından ulaşılabilen Logona ve Sante ve birçok mağazada yaygın şekilde görülen Down Under Naturals, doğa ve hayvan dostu olduğunu belirten BDIH sertifikasına sahip. Makyaj, kişisel temizlik ve kozmetik ürünlerindeyse BDIH ve Vegan Society sertifikası olan ürünleri almakta fayda var. Alterra, Dalan, Essence, Facelle, Fresh Line, Isana, Kiss My Face ve Lush bunlardan birkaçı. Vegan diş macununu da daha önce bloğumuzda konuk ettiğimiz Vegan Dükkan'da bulabilirsiniz. Eğer bebeğinizin saçının da, doğaya, hayvanlara ve bebeğinize zarar vermeden tertemiz olmasını istiyorsanız, Dalin'in ürünleri ECOCERT sertifikalı.

Vegan dükkan'da indirim /İdil Meşe
Kendiniz de yapabilirsiniz /İil Meşe
Ancak ben hiçbir markaya güvenmiyorum ya da marka desteklemek istemiyorum diyorsanız, kendi kozmetik ürünlerinizi evde yapmanız mümkün. Berlin'de katıldığım çiğ sebzeler ve meyvelerden vegan kozmetik ürünleri üretme workshopunda öğrendiklerimi kendi üzerimde denedim ve sonuçları harika. Yüzünüzde ya da cildinizdeki siyah noktalardan kurtulmak istiyorsanız, bademleri ezip irili ufaklı küçük parçalar haline getirip, badem sütü (hayvan ürünü içermiyor) ya da su ile karıştırıp, peeling maskesi olarak kullanabilirsiniz. Saç bakımınız için hindistan cevizi yağı kullanabilir, yüz maskesi olarak avakado ve limonu karıştırıp, yüzünüzde 10-15 dakika bekletebilirsiniz. Doğal yağlar, dutsu meyveler ile kendi rujunuzu yapmanız bile mümkün. İçiniz de, dışınız da bu sayede güzel olsun!

4 Nisan 2014 Cuma

Çocuklar geri dönüşümü öğreniyor

Seda Demir'le Çöps hakkında /Armon
Çevreye duyarlı bir nesil oluşturmanın en önemli yöntemi küçük yaşta çocukları çevre bilincini geliştirecek etkinliklere dahil etmek. Geri dönüşüm belki çocuklar için en eğlenceli konu olmayabilir ancak Armon organizasyon,Giochi Presiosi şirketinin çocuklar tarafından çok sevilen Çöps oyuncaklarını tanıtmanın çevreye duyarlı bir yolunu bulmuş. Çocukların heyecanla topladığı bu oyuncaklarla oynanacak geri dönüşüm oyunu ve etkinlikleri oluşturmuşlar. Çöps çetesi oyunu bir çöp kamyonunun içinde oynanıyor. Yırtık defter, bozuk ütü, kusmuk torbası, bayık kamyon gibi karakterleri, metal, kağıt, cam, plastik olmak üzere dört çöp kutusuyla en hızlı eşleştiren katılımcılar, geri dönüşüm sertifikası ve Çöps oyuncakları kazanacaklar. "Çocuklar pisliği severler. Çocukların çöp sevgisini ve Çöps oyuncaklarına ilgisini geri dönüşümü öğrenmeye yönlendiriyoruz" diyen organizatör Seda Demir ile, küçük yaşta çocuklara geri dönüşüme merak kazandırılması hakkında konuştuk.

Sesli röportajı dinlemek için tıklayınız

Video'yu izlemek için tıklayınız


28 Mart 2014 Cuma

Eko mimari

Eko mimar Hasan Kıvırcık /Mimdap
Bu hafta Eko Yaşam'da mimar Hasan Kıvırcık ile çevre dostu yapılar hakkında bir söyleşi yaptık. Çevreye duyarlı bir bireyin hayatında yapabileceği en önemli değişikliklerden biri de çevreye zarar vermeyen yapılarda yaşamak. Ancak mimar Hasan Kıvırcık, insanların en büyük sorunun hırs ve açgözlülük olduğunu savunuyor. Çevreci evlerin masrafı doğa düşmanı evlere göre yüzde 30 daha fazla olduğunu ancak bu masrafın 10 yıl içerisinde daha az enerji tüketimi sayesinde daha az masrafa geldiğini anlatan Kıvırcık, evlerinde yüzde 5 bile daha fazla masraf olduğunda çevre dostu projelerden vazgeçebilen bir mentalite ile bir yere varılamayacağını savunurken, evlerin bir barınma yeri değil de yatırım aracı olarak görülmesinin bu hırsı körüklediğini söylüyor. Evi olan birçok kişinin bir kat daha çıkmak istediğini ya da evini büyütmeye çalışıp, kar sağlama eğiliminde olduğunu söyleyen mimar, belediyelerin de bunu doğal afet ya da çevre unsurları gözetmeksizin izin verdiğini iddia ediyor. Ekolojik evlerin desteklenmesinin ancak yasalarda zorunlulukların getirilmesi ve bunların uygulanmasıyla olabileceğini söyleyen eko mimar, doğanın bir lüks olmadığını, su kaynaklarının ve çevrenin korunmasının önemini vurguluyor. Kendi şu an gerçekleştirdiği eko mimari projelerinden bahsederken, Hasan Kıvırcık'tan bir evin eko ev olması için nelere sahip olması gerektiğini ve eko evlerin insana ve doğaya faydalarını öğreniyoruz. Eko evlerin bir dezavantajının enerjiyi daha az harcadığından dolayı aşırı komforlu ısıtma ve serinleme imkanlarını sunmaması olduğunu söyleyen mimar, bunun doğa için yapılabilecek makul bir fedakarlık olduğunu, kış mevsiminde sanki yazmış gibi evde atletle gezmenin gereksiz olduğunu ekliyor. Eko mimar Hasan Kıvırcık ile çevreci yapılar üzerine söyleşimizi aşağıdaki ses kaydımızdan dinleyebilirsiniz. Kentsel yenilenmenin önemli bir konu olduğu günümüzde, eko mimarların görüşlerinin alınması ve şehir projelerine dahil edilmesi büyük bir önem arz ediyor.


20 Mart 2014 Perşembe

Eko Yaşam Çiya'da

Bu hafta, Türkiye'nin farklı yörelerinden lezzetleri bir araya getiren ve vejetaryen menüsüyle dikkat çeken restoran Çiya'da, aşçı Ezgi Özüateş ile sohbet ettik. Çiya'da kullanılan ürünlerin mevsimsel ve yerel olduğuna dikkat çeken Özüateş, birçok ürünün Çiya'nın Gebze'deki çiftliğinden ve bazı ürünlerin de Gaziantep'ten geldiğini ekledi ve sebzelerin yetiştirilirken hiçbir şekilde ek maddelere ve ilaçlara maruz kalmadığının altını çizdi. Vejetaryen ve vegan beslenmek isteyenlerin uğrak noktası olan Çiya'da hayvan ve hayvan ürünleri içeren yemekler olmasına rağmen, restoran mutfak meraklılarına ilham verecek bir menüye sahip. Siz de yerel ürünlerle beslenerek, hem bölgenin ekonomisine katkıda bulunabilir, hem de doğa dostu bir tutumla hareket edebilirsiniz. Tabii ki hayvan ve hayvan ürünleri içermeyen gıdalar tüketmek, çevreyi en çok kirleten endüstri olan et endüstrisine karşı da güçlü bir duruş. Çiya'yla röportajımızı izlemek için tıklayın.


14 Mart 2014 Cuma

İstanbul'un bir vegan marketi var

Cihangir'de bir Vegan dükkan /Idil Mese
Geçen haftaki yazımızda çevreyi en çok kirleten endüstrinin hayvan ürünleri endüstrisi olduğundan bahsetmiş, çevreye duyarlı bir kişinin, kendi hayatında yapacağı beslenme alışkanlıkları, giyim tarzı gibi değişikliklerin çevreye olan etkisinden bahsetmiştik. Sadece hayvan ve hayvan ürünlerinin ulaşımı (uçakla, gemiyle, karayolu ile hayvan ürünlerinin ulaştırılması) değil, aynı zamanda hayvancılıktan dolayı oluşan çevreye zararlı gazların salınımı (çoklu hayvan gruplardan çıkan gazlar), fabrika atıkları ve hayvan ürünlerinin dondurulmasından dolayı salınan karbon, özellikle et endüstrisini çevre dostlarının baş düşmanı kılıyor. Vejetaryen ya da vegan beslenmeye geçiş zor olsa da, et tüketiminin geleneklerle birleşmiş olduğu birçok ülke gibi Türkiye'de de, bunu başarmak imkansız değil. İstanbullu çevre dostlarına bir müjde bu şekilde gelsin.

Cihangir'de 10 yıldır vejetaryen market olarak faaliyet gösteren ve iki buçuk yıldır sadece vegan ürünler satan Ecolife Vegan Dükkan'ı ziyaret ettim. Bu minicik dükkana, işletmecisi Tarkan Aparı, doğa dostlarını sevindirecek birçok ürün sığdırmayı başarmış. Geri dönüşebilen deterjan, şampuandan tutun, hayvanlar üzerinde hiç denenmiş organik kozmetik malzemeleri, vegan beslenen bir insanın ihtiyacı olabileceği birçok gıda ve hatta pekmez, tahin gibi yerel ürünler, rafları süslüyor. Vegan dükkan oldukça da işlek. Buraya alışverişe sadece vejeteryanlar ve veganlar değil, sağlıklı beslenmek isteyenler, niş ürün meraklıları, kısacası herkes geliyor. Fiyatlar pek ucuz sayılmasa da, soya sütünüzü, organik diş macununuzu, tofu ve sebzelerden yapılmış köftenizi almak için ideal.

Tarkan Aparı, Berlin'e kıyasla daha getirmesi gereken birçok ürün olduğunu söylese de, vegan ürünlerin yerelde üretilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Türkiye'de Veggie isimli markanın birçok soya bazlı et benzeri ürün ürettiğini ekleyen Aparı, ileriki zamanlarda Türkiye'ye vegan yoğurt ve vegan peynir gibi ürünlerin de gelebileceğini iddia ediyor. Birçok doğa dostu veganın yurtdışından getirilen ürünlere karşı temel eleştirisi, bu ürünlerin ulaştırılması (uçak gibi) sırasında yaratılan çevre kirliliği. Bu yüzden işletmeci Aparı yerel ürünlere ağırlıklı yer vermeye özen gösteriyor. Vegan dükkan'da Tarkan Aparı ile sohbetimiz için kaydımızı dinleyebilir, videodaki fotoğraflardan dükkan hakkında fikir edinebilirsiniz.

Röportajı bu linkten dinleyebilirsiniz: http://youtu.be/wnbUP94gK2I

Vegan dükkan Ekolife'ın işletmecisi Tarkan Aparı ile /İdil Meşe

8 Mart 2014 Cumartesi

Çevre dostu yaşamınızın ilk günü

Eko yaşam blogunun yazarı İdil Meşe vegan marketinde  /Idil Mese
Nasıl yaşarım da dünyaya minimum zararım dokunur? Bu soru birçok çevreye, insana ve hayvana duyarlı insanın aklındaki soru. Küresel çevre felaketlerinin sık yaşandığı günümüzde, birçok çevre örgütü ve şirketler, doğaya en az zarar veren yöntemleri keşfetme çabasındalar. Fabrikaların atmosfere saldığı karbonunun denetimi ve vergilendirilmesinden tutun, doğa dostu şehirlerin yaratılması da önemli konulardan biri. Ancak biz kendi küçük yaşamımızda ne değiştirip bir fark yaratabiliriz? Doğa dostu bir insan nasıl yaşamalı? Bu blog'da, sürdürebilir mobilya ve teknoloji ürünlerinden, çevre dostu arabalara, insan, doğa ve hayvan dostu beslenme stillerinden, sürdürebilir modaya, kozmetiğe, ekoloji dostu evlerden, yerli ürünlerin tüketimine kadar birçok konuyu keşfedebilir, siz de kendi yaşamınızda değişiklikler yaparak, doğaya en az zararla yaşayabilirsiniz.
Doğa, hayvan ve insan dostu giyim markası Dear Goods /Idil Mese
Doğa dostu yaşamanın kilit noktalarından biri hayatınızdaki en temel noktalarda değişiklik yapmanızdır. Giydiğiniz kıyafetler, yediğiniz yiyecekler, ilk başta size önemsiz gelebilir. Hatta "Şimdi benim yediğim bir döner mi doğaya zarar verecek?" diyebilirsiniz, "Deri ceketim olmadan dışarı çıkamam!" diyerek, bu temel değişiklikleri uygulama konusunda sendeleyebilirsiniz. Ancak doğayı, insanı ve hayvanları gerçekten önemsiyorsanız, bu değişiklikler hayatınızda kaplumbağa hızıyla olsa bile, eninde sonunda gerçekleşecektir.

Berlin'de et içermeyen döner  /Vöner
Vegan yaşamak aslında doğa dostu yaşamanın en kesin çözümlerinden. Ancak bu birçok kişiye zor gelebilir. Hayvan ürünü içermeyen yiyecekleri tüketmek ve kıyafetler giymek, doğaya en çok zararı veren endüstrilerden ikisi olan et ve hayvancılık endüstrisinin önüne geçmenin yoludur. Vegan beslenen kişiler, et, balık, et ürünleri, süt, peynir, yoğurt, tereyağ, bal gibi yiyecekleri tüketmezler. Ancak bu ürünlerin benzerleri soya, seitan (buğday gluteni) gibi maddelerden üretilebiliniyor. Kısacası yoğurtsuz, peynirsiz yaşamak zorunda da kalmıyorsunuz. Vegan beslenme biçimini doktorlar da savunuyor çünkü insan vücudu için gerekli olan proteinler, bitkilerden de alınabiliyor. Aslında bir insan, hayvan proteinine muhtaç değil. Eksik olan vitaminler de, fermente edilmiş soya sütü, soya yoğurdu gibi ürünlerden alınabiliyor. Alman beslenme uzmanı Markus Keller, normal bir insanın günde tükettiği et miktarının, neredeyse vücut çalışan bir sporcunun kadar çok olduğunu, bu kadar hayvan ürünü tüketmenin gerekli olmadığını savunuyor. Vegan beslenen insanlarda, kalp, mide, bağırsak hastalıkları da et yiyen insanlara göre daha az görülüyor.

Vegan ayakkabı markası Avesu /Idil Mese
 Herşeyi bırakıp birden vegan olmak tabii ki zor. Ancak aşama aşama geçiş yapabilirsiniz. Haftada bir gün, mesela Perşembe gününü, sadece sebzeyle beslenme gününüz ilan edebilir, bu tip günleri zamanla arttırabilirsiniz. Önce vejetaryan olarak başlayabilir, hazır olduğunuzda vegan olmayı deneyebilirsiniz. Ancak doğa dostu yaşama konusunda yapabileceğiniz en hızlı sonucu veren aşama, hayvan ürünü içermeyen, adil ticarete uygun kıyafetler giymektir.

Vegan, yüksek moda markası Umasan /Idil Mese
Deri, kürk, yün gibi hayvandan üretilen kıyafetler ve ayakkabılar, hem doğaya zarar verir, hem de hayvan haklarının ihlalidir. Ancak bitkilerden üretilen kumaşlar sayesinde, doğa dostu giyim mümkündür. Hem çok şık, zevkinize göre kıyafetler giyebilir, hem de "iyi bir insan" olmanın hafifliğini üzerinizde taşıyabilirsiniz. Modanın kalbinin attığı şehirlerden biri olan Berlin'de, moda tutkuları için en trend olan akımlardan biri çevreci giyinmek. Bütçe dostu kıyafetlerin yanı sıra, yüksek modaya uygun çok şık çevreci kıyafetler bulmak mümkün.

Doğa dostu yaşamak aynı zamanda insan dostu yaşamaktır. Hayvan ürünlerinin üretiminde, birçok üçüncü dünya ülkesinde toprak, hayvanların yemesi için yetiştirilen buğday, arpa ve mısır için işgal edilmekte, bu hayvanlar ise et almaya gücü yeten insanlar tarafından tüketilmektedir. Kısacası her et yediğinizde ya da hayvan ürünü tükettiğinizde aslında dünya açlığının büyümesine yol açtığınız aklınızın bir köşesinde olmalı. Önümüzdeki hafta İstanbul'da nasıl vegan yaşanabileceğini araştırıp, vegan restoranları keşfe çıkacağız.